Ana içeriğe atla

Hercule Poirot: Tüm Zamanların En İyi Dedektifi

Hercule Poirot...Nasıl başlasam ki...
Onu ilk tanıdığımda onun hakkında bir gün böyle bir yazı yazacağımı düşünmemiştim. Kendisini inanılmaz derece mükemmeliyetçi, titiz,takıntılı ve zeki birisi olarak hayal etmiştim. Zamanla Agatha Christie'nin Poirot'nun olduğu neredeyse tüm kitaplarını okudum ve evet hayal ettiklerim konusunda haklıydım hatta az bile söylüyordum.


Poirot'yu bilenler bilir, ama bilmeyenler için Agatha Christie'nin romanlarının yarısından çoğunda yer alan ve olayı çözen tamamen Christie'nin yarattığı bir özel dedektiftir. Christie belki bir parça Sir Arthur Canon Doyle'a Sherlock Holmes konusunda özenmiş olabilir. Ama Poirot gerçekten ondan çok çok daha farklı birisi...Belki vakayı çözümleme,gizlilik ile iz sürme konularında benzedikleri bir kaç yanları olabilir. Bu arada Poirot'dan böyle gerçekten varmış gibi bahsediyor olmamdan rahatsız olmuyorsunuz umarım. Poirot Christie'nin kitaplarında çoktan ölmüş olsa da hala benim hayali kahramanımdır.


Hercule Poirot Agatha teyzenin anlattığına göre I. dünya savaşı nedeniyle ülkesinden kaçıp Londra'da yaşamaya başlayan Belçikalı meşhur bir dedektiftir. Polis memurluğundan emeklidir ve sadece kendi ilgisini çeken özel davalarla ilgilenmektedir. Bu özel davaların her biri birbirinden zor ve karmaşıktır ama Poirot hepsinin üstesinden gelir ve en nihayetinde davayı mutlaka çözer. Poirot, fiziksel olarak kısa boylu,yeşil gözlü,biraz toplu ve göbekli ve en önemli fiziksel özelliği olan yumurta biçiminde bir kafaya sahiptir. Saçları ve mumlanmış bıyığı simsiyahtır. Bıyığı ile ve dahi kendi kişisel bakımı ile saatlerce uğraşır bunun sonucunda da okuyucunun karşısına kusursuz bir beyefendi olarak çıkar.Daima şık giyinir, pahalı mekanlara takılır. Lüksü sever,Simetri ve temizlik hastasıdır. Pislikten ve düzensizlikten nefret eder. Şöyle bir resimle durumu ifade edebilirim.
David Suchet Hercule Poirot rolünde

Fiziksel özelliklerini bir kenara bırakırsak, Poirot daima yöntemli hareket eder. Bir cinayeti veya bir davayı ele alsın veya almasın kendi günlük yaşamında bile hep bir planı vardır. Bilinçli hareket eder. Yalandan nefret eder ve kesinlikle sizin gözlerinizi okurcasına yalan söylediğinizi anlayabilir.Onu aldatmanıza imkan yoktur. Sherlock Holmes gibi o da inanılmaz bir gözlem ve dikkat yeteneğine sahiptir. Poirot asla kaba kuvvete başvurmaz,acele etmez insanlara açık açık hakaret etmez. Hakaret etmez derken, kusurlu gördüğü bir şeyi kibarlığını bozmadan acımasızca eleştirir. Olayları çözümlemede genellikle kendi tabir ettiği "küçük gri hücreleri"ni kullanır. Yani zihinsel gücüne yoğunlaşarak tüm ipuçlarını ve göstergeleri birleştirir. Herkesi ya olayın geçtiği evin (ki genelde malikane filan olur, ölen kişilerin %90ı zengindir) kütüphanesinde veya olaya uygun bir ortamda toplar ve başından sonuna olayı tüm gerçekliği ile anlatır. En sonunda katili açıklar.Polisler zaten kapıda bekliyordur. Hemen alıp onu götürürler. Poirot da  bir davayı daha kapatmanın mutluluğunu yaşar.

Fakat burada yazdıklarımın aksine Poirot'nun kusursuz görünümünün altında inanılmaz bir kendini beğenmişlik yatmaktadır. Asla mütevazi değildir. Kendini ve zekasını övmekten çekinmez. Kendini öveceği zaman kendisinden 3. tekil şahıs olarak bahseder.Çoğu zaman kendisinin gelmiş geçmiş en büyük dedektif olduğunu bizzat kendi söyler. Londra sosyetisinde de bu sebeple çok popülerdir. İngilizler onu çözdüğü olaylardan dolayı yavaş yavaş tanımış ve belli bir mertebeye ulaşmıştır. Fakat bu ulaştığı mertebeyi hak ettiğini de itiraf etmeliyim.Çünkü Poirot karakteri çözümlediği olaylar kisvesinde gerçekten mükemmel bir karakterdir. Aslında ben çoğu zaman bu ödülü Christie'nin hak ettiğini düşünmüşümdür. Çünkü Poirot'nun yaratıcısı o olduğu gibi olayları çözen de odur aslında. Neredeyse okuduğum her romanından sonra bu yorumu yapmışımdır. Katilin en beklenmedik kişi çıkmasının sebebi katil hakkında okuyucuya çok az bilgi verilmesi olabilir tamam, ama olayın örgüsüne baktığımızda bunu kurgulayabilmek bile (Hele romanların yazıldığı dönemde) büyük bir marifet bence.

Hercule Poirot'nun olduğu romanların çoğunu okuduktan sonra uyarlama filmleri de izlemeye başladım.Film uyarlamaları adı üstünde uyarlama...Bazıları kitaptan bağımsız, bazıları ise çok bağlı kalmış ama ne yalan söyleyeyim edebi veya sinematografik bir değeri olmasa da ben gayet beğendim. Hatta izlediğim film ve okuduğum kitapların da nizami bir listesini tutma gereği duydum çünkü çok sayıdalar ve hatırlamakta güçlük çekiyorum.

Unuttuğum bir yer var. Hercule Poirot romanlarındaki alt karakterlerden bahsetmedim.
En başta elbette yüzbaşı Arthur Hastings geliyor. Kendisi Poirot'nun bir numaralı hayranı ve dostudur. Çoğu olayı birlikte çözümlerler (daha doğrusu Hastings Poirot'nun eli ayağı,gözü kulağı olup ona yardım eder) Oldukça naif, zarif ve hassas yapılı bir İngiliz beyefendisidir. Sükunetini ve tarzını çok takdir ederim. Poirot'nun ilk ve son davasında onunladır. Özellikle son davasını okuyun (Ve Perde İndi) Onu da ayrıca yazacağım ama gerçekten çok güzel bir kitaptır. Hastingsin buradaki rolü de çok önemlidir.

Hastings dışında Miss Lemon Poirot'nun özel sekreteridir. O da Poirot gibi inanılmaz düzenli ve yöntemli çalışır. Arşivleme ve stoklama konusunda uzmandır. Poirot'nun karısı olmasa da onun evini  biraz çekip çevirmektedir. Poirot'nun uşağı George da oldukça sadık bir uşaktır. Poirot gibi o da kusursuz ve planlı hareket eder. Bazen Poirot'yu bile şaşırtır.Eklemek istediğim bir diğer karakter Baş Müfettiş Battle'dır. Battle Scotland Yard'ın (Londra polis teşkilatı) baş müfettişidir ve Poirot'nun neredeyse her olayında doğal olarak ortaya çıkar. Son derece soğukkanlı fakat kolay inanan bir yapısı vardır. Nedense her olayda Poirot'dan önce olayı çözdü zanneder ve Poirot'nun ısrarlarını dinlemez ama sonradan Poirot'ya hak verir.Yıllar içerisinde çok iyi dost olmuşlardır. Mrs. Battle Poirot'ya eldiven bile örmüştür (Noel hediyesi olarak)

Poirot için bu kadar çok şey yazdım ama hala çok eksik görünüyor gözüme. Okuduğum kitaplar ve izlediğim filmler neticesinde Poirot'yu çok iyi tanıyor gibiyim ama hala okumadığım kitapları ve izlemediğim filmleri var. Eğer hala onu tanımıyorsanız sizin için bir kaç başlangıç kitabı önerebilirim.

"Ölüm Sessiz Geldi - The Mysterious Affair at Styles "
" Roger Ackroyd Cinayeti - The Murder of Roger Ackroyd "
"Doğu Ekspresi'nde Cinayet - Murder on the Orient Express "
" Noel'de Cinayet - Hercule Poirot's Christmas"

Poirot'nun elbetteki çok sayıda romanı var bunları başlangıç olarak okuyabilirsiniz.
Keyifli okumalar :)

Denizeliklim

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ON KÜÇÜK ZENCİ

 Tüm zamanların en iyisi ! Basit ama zeki bir kurgu! On küçük zenci hakkında o kadar çok yazı yazıldı ki... Bu kitap hakkında İngilizce ve Türkçe o kadar çok okuma yaptım ki... Amacım tekrara düşmek değil elbette, ben bu kitap hakkındaki kendi kişisel görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Yaz aylarına giriş yaptığımızda hep on küçük zenci gelir aklıma. Kitapta bahsettiği Devon sahillerindeki gizemli zenci adası... Her yıl ritüeli olan Doğu Ekspresinde Cinayet ve Ve Perde İndi gibi kitaplar arasındadır benim için. Çizgiroman sever biri olarak Agatha'nın romanlarından uyarlama tüm çizgi romanları koleksiyonumda bulunuyor. On küçük Zenci, en popüler romanlarından biri olduğu için, birden fazla çizgiroman roman uyarlaması var. Yandaki fotoğraf da bendekilerden biri.  On Küçük Zenciyi ilk defa 2011 yılında okumuştum ve soluksuz okuduğum bir kitaptı, diyebilirim. 1939 yılında yazılan bir polisiye öyküsünün nasıl bu kadar etkileyici ve sürükleyici olduğuna şaşırmıştım. Çünkü şimdiki zam...

Bir Devrin Sonu

Agatha Christie's POIROT

  Müthiş bir kitapla karşınızdayım yine. Evet daha önce Poirot ile ilgili bir yazı yazmıştım ama o zaman hem bu kitap yoktu, hem de yazarı tanımıyordum. Poirot ile ilgili yazılmış yüz binlerce yazıya benimki de katılsın demiştim ama bahsedeceğim kitap ile bu yazının konusu daha farklı olacak.  Anlatacağım bu kitap Agatha Christie severler için tam bir kaynak kitap niteliğinde. Bugünün tarihi itibariyle henüz Türkçeye çevrilmedi. Bir Agatha ve Hercule Poirot hayranı olarak çevrilmesini bekleyemedim ve kitabı İngiltere'den sipariş ettim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki daha önce bir çok İngilizce kaynak okumama rağmen biraz zorlandım. Bu durum kitabın edebi dilden uzak, bir araştırma olmasından kaynaklanıyor sanırım. Ama yine de beni çok heyecanlandırdığını itiraf etmeliyim ve Poirot hayranı olan herkesin kütüphanesinde yer alması gereken bir kitap bu. Kitaba uzun ve detaylı bir okuma süresi verdim. O yüzden de bu yazıyı biraz geç yazıyorum.   Kitap, tam adıyla " Agatha Chri...