Ana içeriğe atla

Agatha Christie Ve Kitapları

Size bir sır vereceğim.

Agatha Christie okumaya üniversiteyi bitirdikten sonra başladım.Ne kadar geç kaldığımın farkındayım. Fakat bu durum ön yargılardan kaynaklanıyordu galiba. Evet kabul ediyorum, Agatha'nın romanlarının çok fazla bir edebi niteliği yok, okumak istemememin sebebi de buydu sanırım.Fakat okuduktan sonra anladım ki, kadın inanılmaz bir kurgu yeteneğine sahip.

70-80 arası bir sayıda romanı var sanırım. Ben de yarısını okumuşumdur muhtemelen. Kitaplarını yazdığı dönemi olan I. dünya savaşında 1970'li yılların II. yarısına kadar olan dönemi düşünürsek, ilk bakışta polisiye roman yazmak için ilgi çekici bir dönem gibi gelmiyor. Fakat, okudukça fark ettim ki inanılmaz bir potansiyel var. Polisiye ve cinayet konusunda inanılmaz yetenekli bu kadın. Çok başarılı bir şekilde cinayetleri işliyor ve çözümlüyor. En başlarda tarzına çok anlam veremesem de romanlarını okudukça kurgusal yeteneğini ve tarzını çözmeye başladım. Ne kadar doğru bilmiyorum ama bence sonunu baştan kurguluyordu. Agatha hakkında okuduğum başka kitaplarda da kitap yazma konusunda çok değişik kaynaklardan ilham aldığını belirten ipuçları vardı. Mesela, Agatha Christie'nin büyük bir hayranı olan John Curran'ın yazdığı " Agatha Christie'nin Gizli Defterleri" adlı eserde romanlarını her yerde yazabildiğini ve ilham aldığı şeylerin hemen hemen her şey olabileceğini, en umulmadık nesnelerden ya da zamanlardan ilham alarak romanlarını yazdığını belirtmiştir.

Bu bana çok ilginç gelmişti. Çünkü bana da hep umulmadık zamanlarda  ilham gelir, fakat bazen üşengeçliğimden bazen de gerçekten biçimsiz bir zaman olduğundan bu ilhamı kaçırırdım. Fakat Agatha'nın yöntemini öğrendikten sonra bunu ben de uygulamaya başladım. Agatha teyze yanında hep ufak bir defter taşırmış ve ilham geldikçe yazarmış. Bu durum size muhtemelen çok klişe gelecektir.Çünkü çoğu yazarın yaptığı bir şey olabilir bu. Fakat benim daha önce denemediğim bir şeydi bu ve ben de hemen kendime bir ajanda edindim. Henüz bir şeyler yazmaya başlamasam bile bu ajanda unutkanlığımı hafifletme açısından epeyi işe yaradı.

Neyse, konudan sapmayalım. Agatha teyzenin romanlarının detaylı bir analizini yapmayacağım ama benim dikkatimi çeken bazı yanlarını paylaşacağım. Okuduğum romanlarından yaptığım çıkarımlara göre, hemen hemen tüm romanları İngiliz kırsalında geçmekte, inanılmaz bir titizlikle ve özenle İngiliz yaşam biçimini anlatmaktadır. Ben bile sırf bu kitaplardan epeyi bir şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca gizli gizli bir milliyetçilik havası sezilmekte ve İngilizlerin özellikle doğululardan üstün olduğunun imasında bulunmaktadır. O dönemin şartlarında belki de bunun normal olabileceği düşünülebilir ama bence bu durum Agatha Christie'nin pek de alçak gönüllü olmayan yapısından kaynaklanıyor. 

Bunların dışında, romanlarında işlenilen cinayette özellikle katili çok iyi gizlediğini belirtmeliyim. Maalesef biraz polisiye romanların dışında bir tutum sergileyerek katili okuyucudan bucak bucak saklıyor, onu bulmamız için gerçekten çok az ipucu veriyor ve kitabın sonunda cinayet ve öykü çözüme kavuştuğunda okuyucuyu şoka uğratarak en beklenmedik kişi katil çıkıyor. Cinayetin sebeplerini en ince detayına kadar açıklasa da önceden bir bilgi vermediği için cinayetin asıl sebebini çoğu zaman okuyucu tahmin etmekte zorlanıyor. Çoğu okuyucu bu durumdan hoşnut olabiliyor ve bu kitapları ilah yapabiliyor. Kurgusal açıdan ben de aynı fikirdeyim. Çünkü inanılmaz derecede güzel kurgulanmış cinayetleri öykülemiş ve ustalıkla anlatmış. Fakat edebi açıdan bir değeri olmadığı gibi ( mesela betimlemeleri çok çok az ) polisiye romanlar kategorisinde de bazı önemli kurallara uymadığını görmekteyiz.

Dikkatimi çeken bir diğer nokta, romanlardaki kadın karakterlerinin çoğunun son derece hassas bir yapıya sahip olması... Her romanda mutlaka sinirleri harap olmuş bir kadın var ve o kadının sinirlerinin yıpranmasının sebebi çoğu zaman saçma sapan, ufacık şeyler. Bu kadın ya da kadınlar sürekli ya hastalık hastasılar ya da hiç bir iş yapmadıkları halde bir dinlenme modundalar. Fakat Agatha teyze o kadar güzel yazıyor ki, bazen insanın gerçekten dinlenesi geliyor :) Çok az kadın kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Fakat elbette ki bu durum o dönemin toplumunun sosyolojik yapısı ile de ilgilidir. Çok da yüklenmemek lazım belki de... Kadın karakterlerin özellikleri dışında, romanda mutlaka ama mutlaka zengin birisi var. O kişi kesin ölüyor ve onun da çoğu zaman ya çocuğu yok  ya da çocukları arasında miras çekişmesi oluyor. Romanlarının çoğunda vasiyet meselesi ciddi bir problem. İngiliz vasiyetnameleri hakkında epeyi bir bilgi öğrendim bu sayede.

Agatha Christie romanlarından bahsetmişken elbette ki Hercule Poirot ve Miss Jane Marple'dan bahsetmemek olmaz. Her ikisi de Agatha Christie'nin yarattığı ve kitaplarının yarısından çoğunda olayı çözen hayali kahramanlardır. İtiraf etmeliyim ki ben de bir Hercule Poirot hayranıyım. Sanırım  hemen hemen onun olduğu tüm kitaplarını okudum. Hercule Poirot Londra'da yaşayan Belçika'lı bir özel dedektif. Onu muhtemelen bir sonraki yazımda detaylı bir şekilde anlatacağım fakat bu yazıda da kısaca değinmek isterim. Poirot, gelmiş geçmiş en zeki ve aynı zamanda en takıntılı dedektiflerden biridir. Cinayetler özel ilgi alanıdır. Neredeyse tüm hayatını buna adamıştır. İnanılmayacak kadar zeki, kibar, dikkatli ve özenlidir. Zekasını da hep bu yönde kullanmıştır. Fakat elbette ki tüm bu özelliklerinin farkındadır ve aşırı derecede kendini beğenmiştir. Çok çok kibar olmasına rağmen asla mütevazilik yapmaz, yapması gerektiğini de düşünmez. Takdire değer bir şekilde adalete ve hukuka bağlıdır. Fakat aynı zamanda da vicdan sahibi bir beyefendidir. 

Miss Marple ise, İngiliz kırsalında yaşayan hiç evlenmemiş yaşlı bir hanımefendidir. Cinayet, entrika ve sırlara pek meraklıdır. O da oldukça zeki birisidir. Çözdüğü olayların çoğunu gözlem ve parçaları birleştirebilme yeteneği sayesinde çözmüştür. Fakat benim şahsi fikrim kendisinde pek hoşlanmadığım yönünde. Ön yargılı davranıyor olabilirim ama 60 yaş civarında tatlı mı tatlı bir teyzenin cinayetle ilgili olaylara merak sarması ve olup olmadık yerlerden çıkıp polislere akıl vermesinden pek hoşlanmıyorum. Galiba ben de biraz kuralcıyım, herkesin kendi işini yapmasından yanayım. Miss Marple oldukça meraklı bir teyze. Olayları bu merakı ve zekası sayesinde çözüyor. fakat böyle tehlikeli olayların içinde yaşlı ve yalnız bir kadının olayı çözücü rolünde olmasını çok onaylamıyorum. Bana biraz sıkıntıdan ve fazla meraktan bu işlerle ilgileniyormuş gibi geliyor.

Aslında romanların geneliyle ilgili eklenecek daha fazla şeyler var ama ilerleyen yazılarımla romanların kurguları ve şekilleri ile ilgili bilgi vermeyi planladığım için Agatha Christie romanlarının genel yapısından bu kadar bahsetmenin kafi olduğunu düşünüyorum.

Biraz olumsuz içerikleri fazla olan bir yazı olsa da, kendisini çok takdir ettiğimi ve genelde okumaktan hoşlandığımı söyleyebilirim. Spoi vermek istemem ama özellikle şahsi favorim olan " On Küçük Zenci"nin gerek kurgusunu gerek içeriğini gerekse de öyküyü anlatma üslubunu mükemmel bulurum. O da ayrıca analiz edip anlatacağım bir kitaptır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ON KÜÇÜK ZENCİ

 Tüm zamanların en iyisi ! Basit ama zeki bir kurgu! On küçük zenci hakkında o kadar çok yazı yazıldı ki... Bu kitap hakkında İngilizce ve Türkçe o kadar çok okuma yaptım ki... Amacım tekrara düşmek değil elbette, ben bu kitap hakkındaki kendi kişisel görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Yaz aylarına giriş yaptığımızda hep on küçük zenci gelir aklıma. Kitapta bahsettiği Devon sahillerindeki gizemli zenci adası... Her yıl ritüeli olan Doğu Ekspresinde Cinayet ve Ve Perde İndi gibi kitaplar arasındadır benim için. Çizgiroman sever biri olarak Agatha'nın romanlarından uyarlama tüm çizgi romanları koleksiyonumda bulunuyor. On küçük Zenci, en popüler romanlarından biri olduğu için, birden fazla çizgiroman roman uyarlaması var. Yandaki fotoğraf da bendekilerden biri.  On Küçük Zenciyi ilk defa 2011 yılında okumuştum ve soluksuz okuduğum bir kitaptı, diyebilirim. 1939 yılında yazılan bir polisiye öyküsünün nasıl bu kadar etkileyici ve sürükleyici olduğuna şaşırmıştım. Çünkü şimdiki zam...

Bir Devrin Sonu

Agatha Christie's POIROT

  Müthiş bir kitapla karşınızdayım yine. Evet daha önce Poirot ile ilgili bir yazı yazmıştım ama o zaman hem bu kitap yoktu, hem de yazarı tanımıyordum. Poirot ile ilgili yazılmış yüz binlerce yazıya benimki de katılsın demiştim ama bahsedeceğim kitap ile bu yazının konusu daha farklı olacak.  Anlatacağım bu kitap Agatha Christie severler için tam bir kaynak kitap niteliğinde. Bugünün tarihi itibariyle henüz Türkçeye çevrilmedi. Bir Agatha ve Hercule Poirot hayranı olarak çevrilmesini bekleyemedim ve kitabı İngiltere'den sipariş ettim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki daha önce bir çok İngilizce kaynak okumama rağmen biraz zorlandım. Bu durum kitabın edebi dilden uzak, bir araştırma olmasından kaynaklanıyor sanırım. Ama yine de beni çok heyecanlandırdığını itiraf etmeliyim ve Poirot hayranı olan herkesin kütüphanesinde yer alması gereken bir kitap bu. Kitaba uzun ve detaylı bir okuma süresi verdim. O yüzden de bu yazıyı biraz geç yazıyorum.   Kitap, tam adıyla " Agatha Chri...