Türk Kahvesi kültürümüzün yüzyıllardır en vazgeçilmez tatlarından biridir. Aslında hayatımızda öyle önemli bir yere sahip ki çoğumuz bunun farkında bile değiliz. Çayın yeri eminim herkes için farklıdır. Bir karadenizli olarak kahve ile çayı kıyaslayamam bile, fakat kahvenin hayatımızdaki yeri hep daha önemli gibi durmaktadır. Türklerde şimdiye kahve hep değerli olmuş, hatırlı misafirlere ikram edilmiş, yapımında çeşitli hassasiyetler gösterilmiş, özel kaideler belirlenmiştir.
Bu sebeple Türk kahvesi üzerine bir yazı yazmaya karar verdim. Kendim pişirmeyi beceremesem de hayatımızdaki yeri gereği böyle bir özeni hak ettiğini düşündüm. Özellikle etrafımdaki kahveyi seven tanıdıklarım ve dostlarımla konuşarak hem kahvenin yapımı hem de içimi konusunda detaylı bilgiler edindim ve aşağıdaki yazıyı derledim.
Türk kahvesi bilindiği üzere diğer tüm kahvelerden farklı olarak kendisi için özel olarak üretilmiş minik boy fincanlarda içilmektedir ve yine bu kahve sadece cezvede pişmektedir. İçine şeker konulup konulmamasına göre; sade, orta ve şekerli olarak ayrılmaktadır. Türk kahvesinin en önemli yanı şüphesiz köpüklü yapılmasıdır. Eskilerin tabiri ile " Kahve köpüksüz olmuş ise o kahve içilmez !" Ve bu köpüğü yakalamak için çeşitli hususlar vardır.
İdeal bir Türk Kahvesi nasıl yapılmalıdır?
- Kahve için kullanacağınız su mutlaka soğuk olmalıdır.
- Eğer mümkünse çeik cezve kullanmak yerine bakır cezve kullanın. Aradaki en belirgin farklılık kahvenin lezzeti ve köpüğü olacaktır.
- Kahve pişerken mümkün olduğunca karıştırmamaya özen gösterin. Bırakın kendi kendine pişsin. Sizin müdahele edeceğiniz zaman gelecek.
- Kahveyi pişirirken başında sabırla beklemelisiniz. Ocakta orta ateşte pişen bir kahve ortalama 10 dakika içinde hazır olurken, köz ateşinde pişen kahve çok daha geç pişecek ve bundan ötürü de daha lezzetli olacaktır. Bu sebeple kahvenin başında beklemesiniz ki kahve taşmasın ve köpüğü kaçmasın.
- İdeal bir Türk kahvesi 7-8 dakikada pişmiş kıvama gelir. 8. dakikanın sonunda cezvede biriken köpükleri bir çay kaşığı yardımı ile alıp fincanlara dağıtabilirsiniz.
- Köpükleri yeterli ölüçüde topladıktan sonra kahvenin geri kalanını fincanlara pay ettirirken fincanın tam ortasını nişan alın ve kahveyi tek bir sabit noktadan dökmeye gayret edin. Kahveyi yavaş bir şekilde koyun ki köpük dağılmasın.
Türk kahvesi konusundaki hassasiyetler elbette bu kadar ile sınırlı kalmamaktadır. Kahveye şeker konulup konulmayacağı konusunda büyük ayrımlar da yaşanmaktadır. Türk kahvesini sade içmeyi tercih edenler, kahvenin tadının en iyi bu şekilde alınacağını ve doğru içme şeklinin bu olduğunu ifade ederler. Aslında kahvenin yanında lokum ikram edilmesinin nedeni de bundandır. Şekersiz Türk kahvesi ağızda buruk bir tat oluşturacağı için lokum bunu giderecektir.
Son zamanların modası ise aramolı Türk kahveleridir. Damla sakızlı, fındıklı çikolatalı, sütlü vb... Normal bir Türk kahvesinin içine konulmuş aromalar sayesinde içindee sanki başka bir madde daha varmış hissiyatı uyandıran bir tat vermektedir.Bence bunların hepsi Türk kahvesinin sert tadını kırmak ve de farklı lezzetleri bir araya getirmek için olabilir.
Bunların dışında dibek ve menengiç kahveleri de bilinen aksine Türk kahvesinden farklı formlardadır. Dibek kahvesi farklı bir kahve çeşididir aslında. Pişerken Türk kahvesi ile birlikte pişirilir ve Türk kahvesi fincanında servis edilir. fakat belirgin farklılıkları vardır. Normal bir Türk kahvesinden daha serttir daha uzun süre suda karıştırmanız gerekir hem daha yağlı hem de daha yoğundur. Ayrıca köpüğü daha koyu renkte olur. Yunan kültürüne daha yakındır. Menengiç kahvesi ise, aynı türk kahvesi gibi pişirilir ama süt ile pişirilir ve Türk kahvesinden daha yumuşak bir içimi vardır. Menengiç kahvesi astım, mide ağrısı, egzama, ishal, sarılık gibi hastalıklar için de faydalıdır.
Atladığım önemli bir husus daha var. Türk kahvelerinin çoğu artık makinede pişiyor ve çoğu kişi bunu ayırt bile edemiyor. fakat esaslı kahve tutkunları bunu kolaylıkla ayırt edebildikleri söylüyorlar. Mesela en bariz farklılık kahvenin iyi harmanlanmamasıymış. Çünkü bir Türk kahvesi makinede 1 dakikada pişiyor, bu süre kahvenin harmanlanması ve köpük yapması için yeterli bir süre olamıyor. Oluşan köpük kısa süre içinde dağılıyor. Bu kısa sürede makine ancak kahveyi pişiriyor. Ayrıca makinelerin fincan boyları seçeneği de mevcut olduğu için bunun ayrımını iyi yapmalısınız. Makine kahvelerindeki başka bir farklılık ise şekerli kahvelerde olmaktadır. Makinede su ve telvenin iyice bütünleşmediği için belli oranda bir acılık sabit kalmaktadır.
Peki tüm bunların dışında Türk Kahvesi ne zaman içilmelidir ?
Aslında bu soruya verilen bazı klasik cevaplar vardır. Bunlar: Kahvaltıdan sonra, akşam yemeğinden sonra, kız isteme töreninde, komşuya gidince, bayramda dede isteyince, hatırlı misafirler geldiğinde vb...
Fakat son yıllarda kahvenin kullanımı açısından hayatımızdaki yeri de değişmiş bulunuyor aslında. Etrafımıza baktığımızda Türk kahvesinin her an her saat içilebilecek bir şeye dönüştüğünü görüyoruz. Mesela, sabahları kahvaltıdan önce ya da kahvaltı niyetine, dedikodu yaparken, gece uyku kaçtığında iyice kaçırmak için ve elbette sigaraya eşlik etsin diye içilmektedir. Hatta bu sayılan bazı hallerde çayı potansiyel olarak geçmiş durumdadır.
Benim şahsi Türk kahvesi tercihim ise orta şekerli olmasıdır. Ben de hafif bir şeker aroması bekliyorum kahveden. Kahvenin zamanı açısından ise sabit bir tercihim olmamakla birlikte genellikle akşamları içmeyi daha çok seviyorum. Kahve için genellikle yalnızlığın içeceği denilse de bence "her devrin adamı" türünden bir içecek. Umarım fazla bir bozulma ve evrim geçirmeden hayatımızdaki yerini korur.

Yorumlar
Yorum Gönder